Bel bölgesi 5 adet zincir kemiğinden (omurdan) oluşur. Bu zincir kemiklerinin arasında adeta bir süspansiyon görevi gören (yükün eşit dağılmasını ve yükün fazlasını emen) kıkırdak yastıkçıklar mevcuttur. İşte bu kıkırdak yastıkçıkların aşırı yüklenme sonrası (çalışma koşulları) ve/veya yaşla gelen değişiklikler sonucu (kıkırdağın suyunu kaybetmesi) kendilerini saran ve daha sert olan dış tabakayı yırtarak bacağa gelen sinirlere bası yapması durumudur.
Temelde aşırı yüklenmeler sonucu kıkırdak yapının bozulması ve görevini yapamaz hale gelmesi söz konusudur. Bunu yapacak nedenlerin başında hayat şartları (ev ve meslek yaşamı) gelir. Örneğin: titiz ev hanımları, masa başı işi yapanlar (muhasebeci, bankacı, sekreter gibi), belli pozisyonda çalışanlar (mermer ve fayans ustaları, oto tamircileri gibi). Burada özellikle bilgisayar kullanımının artması ile bel rahatsızlıklarının artması arasında doğru orantı olduğunun vurgulanması gerekir. Ayrıca günlük hayatta belimizi kötü kullanmak ve yanlış yatak seçimi de sorunların kaynağını oluşturur. Bel fıtığına neden olan faktörleri maddeler halinde sıralamamız gerekirse:
Genelde bel ağrısı ile birlikte etkilenen tarafa göre bacak ağrıları mevcuttur. Bel, omurganın ve dolayısıyla vücudumuzun ağırlık merkezidir. Sırt omurları ile oturak kemiği (sakrum) arasında yer alır ve hareketli bir bölgedir. Bu nedenle bel ağrıları sırta, kalçalara ve kuyruk sokumuna doğru yayılım gösterebilir. Bacaklarda ağrı dışında uyuşma ve güç kayıpları (özellikle ayak bileği ve başparmaklarda) da söz konusu olabilir. İleri evrelerde ve gecikmiş olgularda her iki bacakta güç kaybı, yürüyememe, idrar ve büyük abdest tutamama, erkeklerde impotans (sertleşememe) sıkıntılarına da yol açabilir. Maddeler halinde sıralamak gerekirse:
Öykü ve muayeneden sonra bel fıtığı şüphesi oluşmuşsa öncelikle Emar tetkiki planlanır. Emar dışında gerekirse EMG (sinir ölçüm testi), röntgen ya da tomografi de yapılabilir.
Bel fıtığı tedavisi fıtığın derecesine göre ameliyatla ya da ameliyatsız bazı yöntemlerle yapılabilir. Hangi yöntemin yapılacağına hastanın durumuna bakılıp hastalığın seviyesine göre karar verilir.
Biz tıpkı boyun rahatsızlıklarında olduğu gibi bel rahatsızlıklarının da yaklaşık % 95′ini ameliyatsız bel fıtığı tedavisi yöntemleriyle tedavi edebiliyoruz. Hafif düzeyde fıtığı olan kişilere dinlenme, ilaç tedavisi, fizik tedavi ve yüzme önerilebilir. Tabi bu yöntemler hastaya göre değişebilir.
Yukarıda belirttiğimiz gibi yalnızca %5 gibi az bir kesimi ameliyat ediyoruz. Bu %5′lik dilimin içine kimler gireri açarsak; istirahat ve ilaç tedavisine yanıt vermeyen inatçı ve uzun süren şiddetli bacak ağrıları olan, ayağında güç kaybı gelişen ve yürüme zorluğu çeken hastalar diyebiliriz. Hastaları “EPİDURAL ANESTEZİ ALTINDA (NARKOZSUZ) MİKROCERRAHİ DİSKEKTOMİ” yöntemi ile ameliyat ediyoruz. Böylece işin içine mikroskobun girmesiyle güvenli ve konforlu bir ameliyat sağlanmış oluyor. İstenmeyen cerrahi sorunlar nerdeyse %1′in altındadır. Oldukça ufak (0,5-1 cm) bir cilt kesisi yapılır. Böylece yara iyileşmesi hızlı olur. Pansuman ve dikiş aldırma gerekmez. Hastalar ameliyattan yaklaşık 2 saat sonra hareketlendirilirler. Günlük hayatlarına ev ve iş yaşamlarına 1 hafta içinde mutlak dönebilirler. Her zaman söylediğim gibi ameliyat önerilmiş hastalar ameliyat olmaktan değil, geç kalmaktan korksunlar.
Bel Fıtığı Ameliyatı Videosunu İzlemek İçin Tıklayın.
Bel Fıtığı Ameliyatı Sonrasını İzlemek İçin Tıklayın.
Resim: Ameliyat öncesi temizlik çok önemlidir.
Resim: Bel fıtığının seviyesini öğrenmek için muayene yöntemi.
Resim: Narkozsuz bel fıtığı ameliyatı olan hastamızın epidural anestezi ile sadece bel bölgesi uyuşturuluyor ve hasta uyanık biçimde acı duymadan ameliyat olabiliyor.
Resim: Çıkarılan bel fıtığının görüntüsü
